27 Eylül 2009 Pazar

Skandal Gol'den Başka Birşey Hatırlayan Var mı?


Ligde 6'da 6 yapıp Avrupa Ligine yenilgiyle başlayan Fenerbahçe, ligin başında sergilediği tempolu futboldan uzaklaşmayı ve kötü oynamayı dün gece de sürdürdü. ilk yarısı Fenerbahçe açısından tam bir hayal kırıklığından ibaretti. Arka arkaya 3 pas yapamayan zayıf Antalyaspor karşısında ne tempolu bir futbol oynayabildi ne de organize ataklarla böyle bir Antalya'yı baskı altına alabildi. 3 topun direkten döndüğü dakikalar Antalya açısından maçın kırılma anlarıydı. Fenerbahçe kolay kazanabileceği maçı kendi kendine zora soktu. Sonuçta maç boyunca 3 kere Fenerbahçe kalesine gelebilmiş Antalyaspor'un beraberliği bile haketmediği bir maçtı. Maçın sonunda atılan gol; Antalya'nın beraberliği bile haketmediğini kanıtlar nitelikteydi. Bu kötü futbollarıyla 1 puan almayı garantilemek yerine evdeki bulgurdan oldular. 2 net pozisyonu kaçıran Guiza atmasa da attırarak bu gece kendini affettirmiş oldu. Fenerbahçe'de; Lugano kusursuz oynarken, Dos Santos'un performansındaki düşüş artık herkesin dikkatini çekmeye başladı. Maçın adamları 2.yarının kritik anlarında defansif oyanayan ancak insiyatif alıp ileri çıkan Christian ve bu takımın herzaman herşeyi olan Alex'di. Vederson heralde en çok koşan oyuncuydu dün. Semih gol dışında bugüne dek görüğümüz en kötü Semih'ti.

Sonuç olarak Fenerbahçe, hem kötü futbola hemde Ligde kazanmaya devam ediyor.

13 Eylül 2009 Pazar

Sarı Kart Denizi ve Sahanın Berbat Çobanı

Dünya kupası maçları için lige verilen 2 haftalık aradan sonra, Fenerbahçe bu geceki skor itibariyle de iyi başladığı sezona kaldığı yerden devam etti. Oynanan oyundan, Fenerbahçe'nin 5'de 5 yapmasından ya da maçdaki pozisyonlardan ziyade maçın Hakemi Deniz Çoban'ın önüne gelene sarı kart göstermesi nedeniyle hakemi ile çok tartışılacak bir maç oluverdi. Görmesinin mümkün olmadığı pozisyonlarda dahi yan hakemin verdiği kararların aksi yönünde kararlar vermesi hem Fenerbahçe'li hem de Bursaspor'lu futbolcuların haklı tepkilerine ve dolayısıyla sahada kart görmeyen bir oyuncu azınlığı oluşmasına neden oldu.


Kartlar dışında ise sahada ironik bir tablo vardı. Oyunun hakimiyetinin Bursaspor'da olduğu maçın ilk yarım saatinde ve son 20 dakikasında Bursaspor'un yakaladığı gol pozisyonu sayısı, oyunun belli aralıklarında sahaya ağırlığını koyan ve dolayısıyla daha az üretken olması beklenen Fenerbahçe'nin pozisyonlarına oranla hem daha az hem de hazırlanış olarak daha zayıftı. FB, 70li dakikalarda arka arkaya kaçırdığı gol pozisyonlarını tek ancak sonuca götüren bir pozisyonla telafi edip istediği sonucu elde etti. Kalabalık takım savunmasını önde kuran Bursaspor, ilk yarının sonlarında bulunan bir golle dağılınca, Selçuk ve Guiza değişikliği yerine daha farklı isimlerin katkıları olsaydı, ikinci yarıda FB ikinci yarı daha baskılı bir oyun sergileyebilirdi. hele Guiza -Deivid değişikliğine herhalde hiç kimse bir anlam verememiştir. Emre'nin ortasahada hem defansif hem ofansif preslerinin yokluğu hissedildi ancak mehmet topuz'un çabuk uyum sağladığı ve etkin toplar dağıttığı bir orta saha da ümit verdi bu gece. C. Baroni kritik top kayıpları yapsa da yine kritik müdehaleleri ile bunları telafi etti. Alex, bu gece Kazım ve Guiza'nın son vuruş histerilerinin kurbanı oldu yoksa gollerinden bahsedebilirdik. Vederson, bu gece ilk yarıda fazla top kayıpları ile göze çarptı. Fenerbahçe özellikle ilk yarı Vederson ile ısrarla sol kanattan atak geliştirmeye çalıştı ancak sağ kanattan bulduğu bir kaç pozisyonun da gösterdiği gibi asıl olarak sağ kanattan Gökhan ve Kazım ikilisi ile daha çok gelinse idi daha net ve daha çok pozisyonun yaşanması muhtemeldi. rövaşatalı çıkarışı dışında Bilica oynamadığı haftalardan sonra daha güvenilir bir imaj çizdi.


Sonuç olarak daha farklı bir 11 ile daha etkin olabilecek bir Fenerbahçe, sahada bulunan 11 ile yakaladığı pozisyonu efektif kullanıp 5'de 5 yapmayı başardı.